7 Kasım 2013 Perşembe

Kitap - Alamut

Hasan bu itirazı bekliyordu sankiç Sükunetle konuşmaya başladı: "Fakat aslında tüm tarikatların kudretleri, taraftarlarının kendilerine körü körüne inanmalarına bağlıdır! İnsanlar idrak yetenekleri ölçüsünde bu dünyada bir yer edinirler. Onlara önderlik etmek isteyenler, yeteneklerinin çeşitliliğini göz önünde tutmak zorundadırlar. Bir zamanlar kitleler, peygamberlerinden mucizeler gerçekleştirmelerini talep ediyorlardı. Peygamberler de itibarlarını korumak için istediklerini yapmak zorundaydılar. Bir grubun bilinç seviyesi ne kadar düşükse, onu harekete geçiren fanatiklikte o kadar büyüktür. Bu nedenle ben insanları iki gruba ayırıyorum. Bir tarafta ne ve nerede olduklarını bilen bir avuç insan, diğer tarafta bunu bilmeyen kitleler. İlk grup önderlik etmekte, ikincisi de onları izlemekle görevlidir. İlki anne babanın, ikincisi de çocukların rolünü üstlenmiştir. İlki mutlak olana asla ulaşamayacağını bilir, ikincisi de ona ulaşmayı arzular. İlkinin elinden, diğerlerinin ruhlarını masallar vehayal mahsulleri ile doyurmaktan başka ne gelir ki? Yalan dolan?! Bence bir sakıncası yok, bunları insanlara acıdıkları için yapıyorlar. Gerçi bunun da bir önemi yok, çünkü önder için çok açık ve net olan hedefler sıradan halk tarafından asla kavranamayacaktır."
Wladimir Bartol - Alamut - Sayfa 276

Ebu Ali'nin yüzünde kurnaz bir gülümseme belirmişti. "Kitleler bugüne kadar asla boş yere birisini beklememişlerdir. Tarih benim şahidimdir. Binlerce ve binlerce insanın yürekleri, onu iyi ya da kötü var edeceklerdir. Zaten insanlığın en büyük sırrı da bu değil mi? Ne zaman ve nereden geleceği asla bilinmez ama beklenen eninde sonunda daima gelir."
Wladimir Bartol - Alamut - Sayfa 439