9 Haziran 2014 Pazartesi

Kitap - Simyacı

"Gündoğusu daha sert esmeye başladı. 'Koyunlarımla hazine arasında kaldım' diye düşündü. Karar vermek,  alıştığı şey ile sahip olduğu şey arasında bir seçim yapmak zorundaydı.  Ayrıca tüccarın kızı da vardı, ama kız koyunlar kadar önemli değildi, çünkü kendisine bağımlı değildi kız. Kesin olan bir şey vardı: Ertesi gün kız kendisini görmese, bunun farkına bile varmazdı: Kız için bütün günler birbirinin aynıydı ve bütün günler birbirine benzediği zaman da insanlar, güneş gökyüzünde hareket ettikçe, hayatta karşılarına çıkan iyi şeylerin farkına varamaz olurlar."
Paulo Coelho -  Simyacı - Sayfa 39-40


"Ama koyunlar çok önemli bir şey öğretmişlerdi: Yeryüzünde herkesin anladığı bir dil vardır ve kendisi, dükkanı geliştirirken bu dilden yararlanmıştır. Bu coşkunun dilidir, arzu edilen ya da inanılan bir şeyi gerçekleştirmek için sevgi ve tutkuyla yapılan girişimlerin dilidir. Tanca artık onun için yabancı bir kent değildi. Burayı fethettiği gibi bütün dünyayı fethedebileceğini hissetti.
'Bir şeyi gerçekten istediğin zaman, arzunu gerçekleştirmeni sağlamak için bütün evren işbirliği yapar.' demişti yaşlı kral."
Paulo Coelho -  Simyacı - Sayfa 76-77

"Sana hayatın çok basit bir yasasını göstermek için: Gözümüzün önünde büyük hazineler olduğu zaman asla göremeyiz onları. Peki neden bilir misin? Çünkü insanlar hazineye inanmazlar."
Paulo Coelho -  Simyacı - Sayfa 138

Hiç yorum yok: